Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

MEHMET TAŞTEKİN YAZDI : SERDENGEÇENLER (30.AĞUSTOS ANISINA)

Vatan sevgisi kuru laflar ve sloganla olmaz. Vatanını seven: Canını siper eder, hak bilir, hukuk bilir, adalet bilir, emanet bilir, kamu malına dikkat eder, ehliyet bilir ama asla ihanet bilmez.

Vatan sevgisi kuru laflar

MEHMET TAŞTEKİN YAZDI : SERDENGEÇENLER (30.AĞUSTOS ANISINA)
Vatan sevgisi kuru laflar ve sloganla olmaz. Vatanını seven: Canını siper eder, hak bilir, hukuk bilir, adalet bilir, emanet bilir, kamu malına dikkat eder, ehliyet bilir ama asla ihanet bilmez. Vatanını seven; ser verir ama sır vermez. Anadan geçer, yardan da geçer, en önemlisi serden de geçer ama Vatan’ından asla geçmez.

SERDENGEÇTİLER ’den birisi ve ailesinin hayat hikâyesiyle meramımızı daha da iyi anlatabileceğimi umuyorum: Çanakkale savaşının gerçekleştiği yıllar. Yer Edremit: demirci dükkânıyla, demir işleriyle uğraşan bir Halil Onbaşı var. Oğlunu Çanakkale ye cepheye göndermiş olan Halil Onbaşı, o sabah evinden çıkarken hanımı Hatice’ye dedi ki; Hatun, bizim oğlan Çanakkale ye gitmeden önce kuru fasulyeyi çok severdi ve sen de çok güzel yapıyorsun. Bu gün benimde canım kuru fasulye istedi. Akşama şöyle bir kuru fasulye pişir yanına da bir kuru soğan vur da yiyelim dedi. Ve hanımının hayır dualarını alıp, dükkânına gitmek üzere evinden çıktı.

Halil Onbaşı demirci dükkânında işleriyle uğraşırken öğleden sonraki saatlerde dükkâna Askerler geldiler. “Selamın Aleyküm” dediler. “Aleyküm Selam” dedi Halil Onbaşı.
Dediler ki; Halil Onbaşı sen, sensin? “Evet, benim” dedi.

Halil Onbaşı yaşın kırkı geçmiştir ama Çanakkale geçilmesin diye senin de gelmen gerek, seni götürmeye geldi askerler”
“Evlatlarım dedi. Kuzularım, Vatan’a canım feda ama eğer uygun görürseniz bana izin verin, eve gideyim teyzenizle helalleşeyim.” “Bir iki saat yok dediler. Halil Onbaşı! Çanakkale beklemiyor. Sevkiyat var acele et. Hemen gitmemiz lazım. Dükkânını yan komşuya emanet et Halil onbaşı.
Hanımıyla helalleşmeden dükkânını yan komşuya emanet etti ve Çanakkale ye gitti. Hanımı kuru fasulyeyi pişirdi akşam oldu. Halil Onbaşı gelmedi. Sonra haber gönderdiler: eşin Halil Çanakkale ye gitti. Ertesi gün tekrar kuru fasulye pişirdi. Ertesi gün tekrar kuru, ertesi gün tekrar günler günleri kovaladı hanımı her gün Halil Onbaşı’nın isteği üzerine kuru fasulye pişirdi.
Aradan aylar geçti. Oğlu cepheden döndü. Halil Onbaşı dönemedi belli ki. Halil Onbaşı şehit olmuş, hanımı her gün kuru fasulye pişirmeye devam etti. Bir gün Halil’ im gelir diye her gün, her gün kuru fasulye pişirmeye devam etti.

Aradan yıllar geçti. Halil Onbaşı’nın oğlu evlenmiş, onun da çocuğu olmuş adını Halil koymuşlar. O torun Halil anlatıyor diyor ki; Babaannem her gün kuru fasulye pişirmeye devam etti ve yaşı 90’ı geçmiş Hatice Nine bir gün hastalığı ağırlaşıp ölüm döşeğinde yatarken evlatlarını torunlarını yanına çağırdı.
Dedi ki; “Oğullarım, yavrularım, kuzularım.” “Ben şimdi Allaha gidiyorum ben bugüne kadar nikâhıma hiç ihanet etmedim. Babanızın dedenizin son isteği kuru fasulyeydi. Belki siz bazen anlamsız buldunuz ama ben her gün kuru fasulye pişirdim ve her gün gözlerim kapıda gözlerim pencerelerde Halil’imi bekledim. Her gün 1 tabak, 1 kaşık fazla koydum sofraya belki Halil’im gelir diye. Siz bazen anlam veremediniz belki ama eşimin benden son isteğiydi.”
“Şimdi ben gidiyorum ama siz benden sonra gelinlere söyleyin. Bu evde kuru fasulye pişmeye devam etsin. Annelik hakkım dedi size vasiyetim hakkımı helal etmem. Gücünüz nispetinde her gün kuru fasulye pişirin. Her gün 1 tabak, 1 kaşık fazla koyun sofraya belki Halil’im gelir diye. Uzak yollardan gelir yorulmuştur. Gelirse söylersiniz: baba, dede eşin seni hep beklemişti yolarını hep gözlemişti. Ömrü boyunca her gün kuru fasulyeni hazırladı pişirdi tabağını kaşığını sofraya koydu seni bekledi dersiniz.”
Ve torun diyor ki; “Babaannem öldü, yıllar geçti bizim evde hala imkân nispetinde kuru fasulye pişer. Ve sofraya 1 tabak fazla konur.”

Mekânınız cennet olsun Halil onbaşı! Son arzunuz 1 tabak fasulyeyi onu bize bırakıp gittiniz bu vatan geçilmesin diye. Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Arap’ıyla, Acemiyle, Manavıyla, Gürcü’sü ile Romen’iyle, Tomağıyla, Pomak’ıyla bir oldunuz. Kol kola, koyun koyuna Allah’a yürüdünüz.
Nice şehit evleri vardır: Akıllarına evlatlarının çok sevdiği bir yemek geldiğinde o yemek pişer. Hane halkı 1 kaşık almadan konuyu komşuya dağıtılır. O’nlar; Sen ve ben bu bayrağın altında yaşayabilelim diye gittiler.

Böyle Vatan Sevgisi ve Kaya Gibi Aile Yapıları Olduğu Sürece Bu Milletin Sırtı Asla Yere Gelmez.

MEKANINIZ CENNET OLSUN HALİL ONBAŞI, MEKANINIZ CENNET OLSUN KAHRAMANLAR! MEKANINIZ CENNET OLSUN HATİCE ANNELER, MEKANINIZ CENNET OLSUN SERDENGEÇTİLER!
Selam ve dua ile.