Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

MEHMET TAŞTEKİN : GELECEK ?

Akıl, feraset, kulluk ve gayretle yarınlarımızı, hatta ahiret yurdunu bile inşa etmek bizim elimizdedir. Bedel ister mi? Elbette bir bedeli vardır.

Bu haberin fotoğrafı yok

MEHMET TAŞTEKİN : GELECEK ?
Akıl, feraset, kulluk ve gayretle yarınlarımızı, hatta ahiret yurdunu bile inşa etmek bizim elimizdedir. Bedel ister mi? Elbette bir bedeli vardır.
“Bir hükümdar mahiyeti ile birlikte ülkesinde bir gezintiye çıkmıştı. Yolun üzerindeki bir köyde çok yaşlı bir adamın tarlasına fidan dikmekle meşgul olduğunu görür.
İhtiyara uzaktan seslenir: “Baba sen ne diye fidan dikmekle uğraşıyorsun. Maşallah! Yaşını başını almışsın, yaşamışsın. Bu diktiğin fidanın meyvesinden herhalde yiyemezsin, ömrün vefa etmeyecektir.” Der.
İhtiyar cevap verir: “Bu diktiğim fidanların meyvesini bizim yememiz şart değil evlat! Biz nasıl bizden öncekilerin diktiği fidanların meyvesinden yedik ise, bizim diktiğimiz fidanların meyvesini de bizden sonrakiler yer.” “Dünya da zaten böyle dönmüyor mu evlat?”
Bu cevap hükümdarın hoşuna gider ve ihtiyara bir kese altın verilmesini emreder. İhtiyar, bu ihsanı karşılıksız bırakmaz: “Gördün mü evlat! Bizim diktiğimiz fidanlar, şimdiden meyve verdi der.” Bu cevapta hükümdarın hoşuna gider, bir kese daha altın verilmesini emreder.
Yaşlı köylü sıradan biri değildir. Çarıklı Erkan-i Hak diye nitelenen o bilge kişilerden biridir.
“Evlat! Herkesin diktiği fidan, yılda bir defa meyve verir. Bizim diktiğimiz fidan bak yılda iki defa meyve verdi.” Der.
Bu diplomatça cevap da hükümdarın hoşuna gider ve bir kese daha altın verilmesini emreder.
Vaziyetin vahametini gören akıllı vezir, araya girer ve hükümdarı uyarır. “Aman, aman sultanım! Hemen bir an önce buradan uzaklaşalım.” “Bu bilge ihtiyar; bu gidişle tarlasına fidan dikmek yerine bizim devletin hazinesine de darı ekecek.” Der ve oradan uzaklaşırlar.
Cenap Şahabettin ise, akıl ile ilgili bakın ne söylemiş: “Akıl yaşta değil baştadır ama; aklı başa, yaş getirir.”
Mevlâna ise akılla ilgili bir sözünde: “İnsan, akılla pir olur, saçı sakalı ağarmak ile değil.” Demiştir.
Peygamber efendimiz de: “İnsanlara akılları ölçüsünde söz söyleyiniz!” ve “Allah cc. akıldan daha değerli bir şey yaratmamıştır.” Demekle aklın ve ferasetin değerini daha iyi anlamamız gerektiğini işaret etmiştir.
“Allah cc. kimseyi de akıl fukarası yapmasın. Yalan Dünya’da misafir olduğunu da unutturmadan ve Hakk’ı savunmada tek başına kalınsa da savunmaya devam edilmesi gerektiğini ” hatırlattıktan sonra; Ömer Hayyam’ın bir dörtlüğüyle de fiili bir durum tespiti yapıp, yazıya son noktayı koyalım.
Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar. Güneş yalnız da olsa, etrafa ışık saçar. Üzülme, doğruların kaderidir; yalnızlık. Kargalar sürüyle, kartallar (ise) yalnız uçar.
Selam ve dua ile.