Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Mehmet Taştekin : Kim Kimdir?

Hep bir başkalarının yazdığı senaryolarla ve verdiği rollerle hayat oyununda rol alan mazlum milletler; zaman zaman bu oyunu bozmaya çalışmışlar ve kısa süreli de olsa bazıları bu oyunu bozmayı başarabilmişlerdir.

Hep bir başkalarının yazdığı

Mehmet Taştekin : Kim Kimdir?

Hep bir başkalarının yazdığı senaryolarla ve verdiği rollerle hayat oyununda rol alan mazlum milletler; zaman zaman bu oyunu bozmaya çalışmışlar ve kısa süreli de olsa bazıları bu oyunu bozmayı başarabilmişlerdir.
Oyun kurucuyu tanımadan, oyun tarzlarını bilmeden sahaya çıkarsanız, bu golü nasıl ve niçin bu kadar kolay yediğinizi anlayamadan maç biter ve kendinizi yarışın dışında bulabilirsiniz.
Yani düşmanı ve yöntemleriyle işbirlikçilerini tanımadan, zararın nereden ve ne zaman geleceğini asla anlayamazsınız. Dünyayı yönetenler kim? Neleri araç olarak kullanıyorlar, bunlardan haberimiz mutlaka olmak zorundadır. Özellikle ve öncelikle de paranın ve makamlarla sağlanan gücün, en büyük silah olduğunu bilmek zorundayız.
Bir araba düşünelim; direksiyonundan sinyal ve dikiz aynalarına, şoför mahallinden arka koltuğuna ve aktarma organlarıyla, kullandıkları lastikleri ve stepnelerini bile planlayan bir mucit edasıyla O Güçlerin insanlığı idare etmekte olduklarını ne zaman fark edersek işte o zaman ayağa kalkarız.
Kim, kimdir? Görevi nedir? Bunlardan haberimiz var mı? Bu oyunu fark edenlerden bazıları; zaman zaman idam edilerek, bazıları çileye mahkûm edilerek, bazıları faili meçhul cinayetlere kurban edilerek, bazıları sürgün edilerek ve bazıları da öyle ya da böyle nedenlerle itibarsızlaştırılarak bertaraf edilmiş ve oynanan oyunu bozmalarının hep önüne hep geçilmiştir.
Tarih; geçmişiyle kahraman bilinip, yıllar sonra hain ilan edilenlerle ve hatta zamanında hain bilinip, sonrasındaysa, yani iş işten geçtikten yıllar sonra itibarı iade edilenlerle doludur.
Bir mektup, bir vasiyet mektubu bile bu vb. zihniyetlerin nasıl ve neler olduklarının anlaşılmasına yardımcı olacak, düşünen bireyler için de sis perdelerinin aralanmasını sağlayacaktır diye düşünmekteyim.
Yahudi dede Levi torunu Rukofil’e bıraktığı vasiyet mektubunda bakalım neleri vasiyet etmişmiş:
“Hiç ölmeyeceksin! Nasıl olacağını sen bulacaksın, ama ölmeyeceksin! Çalışıp, bir bahçe satın alacaksın! O bahçeyi öyle büyüteceksin ki; orası senin ve kardeşlerinin vatanı olacak… Başka ülkelerin kralları ve kraliçeleri senin emrinde olacak!
Dünyadaki herkesi o bahçede yetişenlerle besleyeceksin… Bahçende yetiştirdiklerini istediğine verecek, istemediğine vermeyeceksin.
Dilersen, aç kalıp ölecekler. Ekmek isteyene tohumu sen vereceksin… İstemezsen vermeyeceksin… Almak için ayaklarına kapanıp yalvaracaklar. Verdiğin tohumun meyvesi, Lezzetli zehir olacak. Bütün insanlığı hasta edeceksin…
Sonra onlar kapına gelip, derman dilenecekler. İlacı sende olacak. Dilediğine vereceksin, İstemezsen vermeyeceksin!
Dilersen yaşayacaklar, Dilemezsen ölecekler.”
Levi, torunu Rukofil’e son olarak da şunları vasiyet ediyordu: “Sen bütün dünyadan çok olacaksın… Az olsan da çok olacaksın… Sen, herkes olacaksın, ama hiç kimse sen olmayacak.
Sen acıtacaksın, ama O bağırmayacak. Acıtan da, bağıran da Sen olacaksın.
Onları azaltacaksın, ama Sen savaşmayacaksın. Sen, yeryüzüne savaş tohumları ekeceksin! Başkalarına biçtireceksin.”
Sahi! kim o azalacak olanlar? Kim o savaşacak olanlar?
Savaştıranlar kim? Ya da kimler o savaştırılanlar?
Düşünüyor muyuz?
“Hasbunallahu ve niğmel vekil niğmel Mevla ve niğmel Nasir.) diyenler yani (Allah bize yeter, O ne güzel vekil, ne güzel Mevla, ne güzel yardımcıdır” diye kabul ettiğini beyan eden bizlerin diliyle söylediğini kalbi de tasdik ediyor mu?
Peygamber Efendimiz’in ifadesiyle “Müminin ferasetinden sakının! Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” Dediği biz o ümmet miyiz?
Selam ve dua ile.